Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

9 Ocak 2011 Pazar

Bir meslek olarak orospuluk ve Ebru sanatı (Part I)

Yağmur hafifçe çiseliyor; ömürlerine yenik düşen yapraklar dallarından ayrılıyordu. Mevsimle uyumlu ruh haliyle bir arkadaşım yanımda oturuyordu. Belli ki çok dertliydi. Kendini rahatlatmak için paylaşması gereken bir hikayesi vardı. Anlatmaya başladı. Hikayemizin aksamaması için esas karakterimizin ismini "Ebru" koyuyorum.

Ebru farklı etnik kökene sahip iki bireyin ilk çocuğuydu. Bu iki insan birbirlerine aşık olduklarını sanıp sürekli mektuplaşırlardı. Büyük bir aşirete sahip dedesi bu evliliğe karşı olduğu için annesi babasına kaçmıştı. Ebru bir aşk çocuğuydu ama öyle kalmayacaktı. Yeteri kadar yıpranan birliktelik babanın acizlikleriyle son buldu ve annemiz zengin birisini bulup bu evliliğe son verdi.

Hızlıca ileri saralım. Oğlan Ebru'dan hoşlanıyordu. Ancak, Ebru sadece bir saat kadar tanıdığı arkadaşımın en yakın arkadaşını ıssıza götürüp baştan çıkarmıştı. 3. kişi de bu duruma eyvallah demişti. Her şeyi öğrenen esas oğlan diğerlerinin infaz fermanını vermişti. Merak durmadan içini kemiriyor; Ebru' nun mesleki sırlarını öğrenmek için sabırsızlanıyordu.

Sırf bu yüzden Ebru'yla sahil kenarında buluştu. Bir banka oturdular. Oğlan aklından geçenleri sormaya başladı. Sorular esas olaya gelince kızımız her zayıf insanın yapacağı gibi kaçmaya çalıştı. Sütyenine kadar açtığı dolgun göğüsleri ve takıp takıştırdığı şık takılarıyla birlikte... Ama, yapamadı. Çünkü, şah damarına diş geçirse de her şeyini paylaştığı ve güvendiği tek insanı arkasında bırakamazdı. Dolgun kalçalara bile sahip olsa o "göt" Ebru' da malesef yoktu.

"Anlat!" dedi arkadaşım. Ona böyle fevri ve yıkıcı bir hareketi yaptıran nedenleri merak ediyordu. "Arkadaşlarım beni dışlıyor.", "İnsanlar bana kötülük yapsa da onları bağışlıyor ve sonrasında çok özlüyorum" dedi Ebru. Adeta saçmalıyordu. Bu nedenler Ebru'nun hiç tanımadığı insanları baştan çıkarmaya çalışmasını açıklamıyordu.

Sahil boyunca yürümeye başladılar. Ebru biraz arkasından takip ediyordu onu. Pezevengini takip eden hafif kadınları andırıyordu. Omuzları içine çökmüş, elindeki pahalı ve ışıltılı çantayla gömleğinden dışarı taşan dolgun göğüslerini topluyordu. Ebru biraz denizi seyretmek istedi. Sırtını ona döndü. "Sana çektirdiğim acılar için gerçekten çok üzgünüm!" dedi. Acizliğine bir cevap alamadı. Arkasını döndüğünde esas adam çoktan gitmişti.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder