Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

21 Eylül 2010 Salı

Re: Sodom ve Gomorra

Sümerler yeryüzüyle ilgili her türlü bilgiyi tabletlere kaydettikleri gibi gökyüzü ile ilgili gözlemlerini de kaydediyorlardı. Bugün British Museum’da bulunan bir Sümer tabletinde gece sabaha karşı yapılan bi gözlem sırasında hızla batıya doğru hareket ettiği tespit edilen bir yıldızdan bahsedilmekte. Yıldızın hareketini konumlandıran bilim adamları bunun o tarihte Alplere çarpmış olan bir göktaşı olabileceği sonucuna varmış durumdalar. Bugün Alplerde buna dair belirgin bir iz bulunmamakta. Ancak bunun sebebi yaşananın tam bir çarpışma olamaması aslında. Hızla Alplere doğru ilerleyen göktaşı yerle temas etmeden önce havada infilak ediyor ve parçaları atmosferin üst katmanlarına kadar çıkıyor. Daha sonra göktaşı parçaları gökyüzünden yeryüzüne iniyor ve doğu Akdeniz kıyısında yeni yeni oluşmaya başlayan ve temel zenginlik kaynağı tarım olan küçük şehir ve kasabaların bir ateş topu yağmuru altında kalmasına sebep oluyor. Bu küçük şehirlerden ikisini biz bugün Sodom ve Gomorra adlarıyla tanıyoruz.

Meselenin yeryüzünde yaşayan insanların yaşam biçimiyle hiçbir ilgisi yokken, neden bu olay tüm anlatılarda ahlaki bir yozlaşmanın sonucu ve tanrıların bir gazabı olarak nitelendirilmiş? Benim şöyle bi önermem var:

Dönem tarımsal üretim dönemi, yani üst sınıfların zenginliği tarımda iş gücünün en verimli şekilde kullanılabilmesine bağlı. Tarım işçisi olan erkeğin aile yaşamı içersinde çok daha verimli çalışacağı sonucunu çıkarmak zor değil. Erkek çalışır eve ekmek getirir, kadın ise yemek yapar, evi derler toplar, erkeğin genel bakımında ve yeni doğan çocukların geleceğe yeni tarım işçileri olarak aktarılmasında temel görevi üstlenir. Klasik model: erkek toprak sahiplerinin emrindedir, kadın ise erkeğin emrinde.

Aile yaşamından uzaklaştıracak her türlü yaşam biçimi toplumsal yapıyı ve dolayısıyla tarımdaki verimliliği olumsuz etkileyeceğinden üst sınıflarca yasaklanmış ve bunun için de çoğu zaman en etkili yol olan dini duyguların kullanılması yoluna gidilmiştir. Bunun bir örneği de hepimizin bildiği Sodom ve Gomorra hikayesi.

Peki zenginler toplumun alt katmanlarında yasaklanmasına ön ayak oldukları yaşam biçimlerinden kendileri uzak durmuşlar mıdır? Bu sorunun cevabı için tarihte fazla gerilere gitmeye gerek yok sanırım. Hatta hiç geri gitmesek bile olur.

Sodom ve Gomorra

Lanetin yağdığı iki şehrin hikayesi...Tanrının gazabı tüm canlıların üzerine yağdığına ilişkin efsaneler ve bu efsanler üzerine uyarlanmış hikayeler, romanlar...

Yakup Kadri'nin Sodom ve Gomore'si bunlardan biri. İstiklal Savaşı süresince İstanbul'da kalan Yakup Kadri'nin Anadolu'daki yangın tüm memleketi sarmışken İstanbul'daki aymazlığı anlattığı romanı. Oğlancı subaylar, Nişantaşı'nda sosyetenin evlerinde seks partileri, loş odalarda müptelalarını zevklerden zevklere sürükleyen doğunun mistik yaklaşımları ve haz oyuncakları...

Derken kulağımda ananemin çocukluğumdan beri zihnime kazıdığı söz öbekleri...
"Kıyamet kopacak."
"Kıyamet yaklaşıyor."
"Allah'ın kelamı dünyadan siliniyor."

Tüm bu öngörülerin sebebi ise ananemin tüm gün televizyon kanallarında ona dayatılan, onun ahlakına sığmayan şeyler. Çıplaklık bunlar arasında en masumu. Derin yırtmaçlar, mini etekler, göğüs dekolteleri. Bunlar ananem için eskiden olmayan, yeni ve kabul görmesi imkansız şeyler.



"Başımıza taş yağacak."

Bugün 2010, medyanın pazarlaması olduğunu düşündüğüm veya küçük çevrelerde cemaatvari ilişkiler ekseninde yürüdüğüne inandığım ananemin söylemleri tam karşımda. 1919'daydı Yakup Kadri'nin anlattıkları...Günümüzden tek farkı kitlelerin bunlardan haberdar olmamalarıydı. Görülenler, duyulanlar, loş ortamlar ise hala varlar hemde o kadar uzakta değil. Bedenlerimiz, zihinlerimiz bize dayatılan gündelik zırvalıklara hapsolmuş, dünyamız taktığımız at gözlüklerinin ufkundan ibaretken iki adım ötemizde yıkılan Sodom ve Gomorra her gün, hızla inşa edilmeye devam ediyor. Bizler, tüm anlatılanları lanetleyenlerle birlikte hazzın, zevkin dibine düşenleri mükemmel ahlâkımızın mahkemesinde yargılarken kurulan yeni şehirde dilenci bile olmaya razı sefil varlıklarımıza neden eziyet ediyoruz.

Kurulan yeni şehrin kapıları bize kapalı mı yoksa duvarlar mı yüksek? Hayır, kurulan yeni şehir bizi bekliyor. Dilenciler, efendiler hepsi birlikte burnumuzun dibinde göz göre göre yeniden yükseltiyorlar Sodom ve Gomorra'yı.

Ben bu şehirlerde yaşamaya talibim. Gerçek dünyadaki kaftanları, makamları bıraktım. Ben artık Sodom ve Gomorra'nın dilencisiyim, oradaki artıklar bile yaşadığım dünyanın bana bahşettiklerine yeğdir.

19 Eylül 2010 Pazar

Fazla düşünmeyin, üzülürsünüz!

Hayat ve kararları hakkında çok fazla kafa yoran insanların bellekleri zayıflıyor, depresyona eğilimli oluyor. Sorumlusuysa beynin ön lobu!

Onca zaman kafayı kırdığımı düşündüğüm, hastalıklı durumun fizyolojik dayanakları varmış. Mutlu mu olsam üzülsem mi bilemedim amma ve lakin fazla düşünmemem gerektiğine kâni oldum. Alkol almanın marjinal faydasını da burda görüyorum. Bilim adamları onu da araştırsınlar beynimin ön lobunu iptal ediyorum o aralar.

University College London’da gerçekleştirilen deneyler sonunda, beynin ön lobunda daha fazla hücre bulunan insanların verdikleri kararlar hakkında daha fazla kafa patlatan ve sık sık 'kara kara düşünen' kişiler olduğu ortaya çıktı.

Prefrontal Korteks denilen beyin bölgesinin büyüklüğü ile beyinsel faaliyetler arasındaki fiziksel bağı kanıtlayan bu ilk çalışma sayesinde, otizm ve bazı diğer zihinsel hastalıkların tedavi ve takibinde yeni yöntemler geliştirilebilecek.

Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, 32 deneğin katıldığı araştırma ön lobu daha büyük olan kişilerin verdikleri ve verecekleri kararlar hakkında 'kara kara düşünen" kişiler olduğunu gösteriyor.

Bu kişilerde ‘çalışan belleğin’ de diğerlerine kıyasla daha zayıf olduğu görülüyor. Ekipte yer alan Stephen Fleming, bu davranışın depresyona eğilimi de artırdığı görüşünde. Nitekim, 'çalışan belleği' daha zayıf olan kişiler arasında kendi kararları hakkında sürekli düşünen ve sıkıntılı kişilerin çok olduğu göze çarpıyor.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25132807/#storyContinued