Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

12 Şubat 2011 Cumartesi

Yaşam Guard'ı

Yorgunum.

Nice zamandır içten içe kendimle savaş veriyorum, kendimle savaşımda yavaş yavaş kendimi tüketiyorum. Bam telime basacak adam arıyordum. Bugün iş hayatım ile başladığım sohbetimizde nihayetinde beni tahlil edip eli yatkın çıkıkçı gibi tek hamlede bam telime basarak kendimle olan savaşımda bir checkpoint oluştu.

Eskiden zihnime hakim olabilen, onu doğanın en büyük refleksi olan yaşama güdümü destekleyecek şekilde manipüle edebilen ben, son zamanlarda dizginlerimi zihnimin kontrolsüz fikir üreticisine bıraktığımın farkındaydım. Bu durumun başlangıcı ise ÖSS sonrası üniversite başlarına denk gelir. O günlerden beri artık zihnimi yönetmek yerine baskılamaya çalışıyorum, ürettiklerinin hegemonyasından kendimi alıkoyabilmek için sarfettiğim faaliyetler içindeyim. Kendime ve yaşama güdüme destek olacak yeterli motivasyonu kaybettim. Zihin ve beden ayrı düştü. Faaliyetlerin bittği yerde zihni blokajı alkol ve sigarada aramaya başladım. Gittiikçe boka sarar vaziyetteyim.

Bugün benim kendime söylediğimi bana söyleyen biri olduğunu görmek umut verici, aynı zamanda moral bozucu. Kendi kendini tüketir olduğumun farkına varıyorum. Yapılanların hepsi gram faydasız ve beyhude. Beni ben yapanlardan farklı.

İşteki olanlara kafayı takmam, evde olanlara sarmam sürekli sızlanma ve serzeniş. Ben bu değildim. Ben sahadaki profesyonel futbolcu gibiydim ve yine öyle olmalıyım. Binlerce kişiden ana avrat küfür işitirken ben oyunumu sahada göstermeliyim. Amaç sahada kazanılacak maç. Bense son 7 yıldır hala sahadayım, yaşam maçında. Ama artık oyunu bıraktım tribünlerle itleşiyorum. Beni asıl amacımdan uzaklaştıracak tüm şeylere takılıyorum, resmen maçı bıraktım.
"Sen ki televizyon açık gürültüde ders çalışmayı becermiş adamsın, bunlar seni rahatsız ediyorsa yaptığın işlere motive olamıyorsun demektir."
Bugün beni zaman içinde gözlemleyenlerin bana beni hatırlattıkları cümlelerden biri oldu. Düşündüm, vaktiyle motivasyonum vardı, şu anda saçma olarak addettiğim şeyler o dönemler hayatımı daha iyi hale getiren motivasyona hizmet ediyorlardı. Bunları hayatımda tasviye ederken yerlerine yenilerini koyamadım.

Farkındayım gittikçe boka sarıyorum. Eski yaşam motivasyonum ve ona hizmet eden çabalar içerisinde değilim. Hata yaptığıma da inanmıyorum, hayatın o devresi için doğru olanları uygulamıştım ama varlığın tabiatı gereği ömrü dolduğunda zihnim otonom olarak bunları terk etti. Ve ben zihnimi yönettiğimi sanan kişi yerine yenilerini koyamadım 7 senedir de koyamıyorum. Zihin başıboş bırakmaya gelmiyor. Marx din toplumların afyonudur diyor, bireysel bazda çeşitlendirilebilir. Ama şu bir gerçek ki zihni yaşam motivasyonuna hizmet edecek şekilde manipüle edebilmek için bu tarz afyonlar türetmek veya bunların varlığını kabul etmek gerekir. Yusuf Atılgan'ın "Aylak Adam" da dediği gibi çoğu zaman tutamaklardır bunlar, herkesin bir tutamağı vardır.

7 sene sonunda yorulduğumu hissediyorum. Ya bir devrin bittiğini kabul edeceğim ve hayat motivasyonum değişecek ya da eski motivasyonu devam ettirecek yeni fikirler zihnimce üretilecek. Yenilerini koyamadığım takdirde "Kilink Yusuf" abimiz rol model olarak önümüzde duruyor. Acaba! diyorum. Bir yandan da geçen gün gazetede gördüğüm haberde yer alan Las Vegas'ta sel sularını tahliye etmek için yapılan tünellerde yaşayan insanlar var.

Ölmek kolay yaşamak zor
Duvara yazılan ölmek kolay yaşamak zor mealindeki yazı dikkatimi çekti. Sefalet içinde dahi olsa bu insanların hayatta kalmak için gerekli motivasyonu zihinleri sağlamış, yaşamak en büyük refleks önüne geçilmesi çok zor.

Yedi yıldır tasviye ettiklerim yerine yenilerini koymak yerine kontrolüm dışında gelişenleri baskılamaya çalışmak gibi bir hata yaptım diyebilirim. Vakit baskılamak değil yerine yenilerini koyma, hayatı deneyimleme zamanıdır. Bunu da beceremezsem ise yaşama karşı gardım düşecek, eskiye olan inancı terk ettiğimi onaylayacağım. Yaşam şakaya gelmezdi eskiden, şimdi ciddiye almaz tavırdayım. Tekrar mücadeleye başlamam lazım.

Kendi yarı sahamda top çeviriyorum. Bir gol turu geçmeme yetmez diye rakip kaleye gitmiyorum, ama gerekli daha fazla golü aramaktan da kendimi alıkoymuş oluyorum. Bugün geçtiğim checkpoint devre arası gibi. İkinci yarıda yeni taktiklerle sahada olmalıyım. Bu taktiklerle de sonucu değiştiremezsem kendi yarı sahamda top çevirmeyi kabullenebilirim. Ama aynı sonuç vermeyen taktiklerle maçı farklı alıp turu geçmeyi ummak aptallıktan öteye gitmez.

6 Şubat 2011 Pazar

Yabancıların Emanetleri

Oblomov yabancıların emanetlerinden bahsetmiş. Bir bakalım bu coni'lerin emaneti ne kadar :D.

Aşağıda İşC ve Garan'ın takas bilgileri (hangi kurumda ne kadar hisse olduğu) var.

İŞC:
GARAN:

İŞC'de Citibank + Deutsche bank 3 ayda 122 milyon lot satmış. 5.60 ortalama fiyattan 700 milyon tl. Garan'da ise toplam 120 milton lot civarı satmışlar o da 8 ort. fiyattan 960 milyon tl eder. Endeks ise bu 3 ayda %15 kadar düşmüş ki çok da büyük bir düşüş değil satılan mallara göre.

Geçen haftadan itibaren yabancıların yavaş yavaş alıma döndükleri görülüyor. Takaslar 2 gün gecikmeli olduğundan bu veriler 2 Şubat'ın, cuma takaslarında da baya almışlardır coniler.

Yani emanetler büyük, emanetçi geçen hafta gibi ver benim malları derse endeksin yolu uzun :d.

2011 IMKB 3: Ralli Mi ?

21 Ocak'taki yazımda XU100(IMKB 100'ün uluslarlararası platformlardaki (reuters vs.) kodu, hizmet içi bilgi,:d) 'ün aşağı döndüğünü ve haftalık trend desteğine doğru çekildiğini yazmıştık. Haftalık destekten mi 200 EMA (short for exponential moving average)'dan mı döneceğine bakacağız demiştik.

Geçen 2 haftada XU100, 28 Ocak haftası trend desteğine kadar çekildi, geçen hafta ise desteğin altına inmesine rağmen 200 EMA'dan (yeşil çizgi) yukarı teperek haftalık desteğin de üzerinde kapandı.

Graf'ta gördüğümüz gibi, XU100 trend desteğine 4 defa değmiş. İlk 2 sefer %20-25 arası yükselirken ( ilginç şekilde ilk 2 seferde de tam 7 haftada tepki sonlanmış), 3. sefer 54 binlerden 72 bine kadar yükseliş olmuş (referandumun da etkisiyle).

Graf'taki dikkat çekici diğer bir nokta, trendin başladığı ilk daire hariç diğer daire içine alınan bölgelerde, XU100 desteğe kadar sarksa dahi hemen teperek desteğin oldukça yukarısında kapanış yapmış. (Mum grafiklerde bar rengi yeşilse, kapanış kutunun üstünde; kırmızıysa altında olarak gösterilir). Özellikle 2. dairedeki iki noktada gelen tepkiler dikkat çekici. Bu durum desteğin gücünü gösteriyor.

Geçen hafta da destekten gelen, özellikle cuma günkü %3'e yakın sert tepki ile XU100 tepkisine başladı diyebiliriz. Buradan %20-25 civarında bir tepki gelirse endeks yeni zirve yapacaktır.

Not: Haziran'da seçim olduğundan ve 2002-2007 seçimleri "öncesi" XU100'ün yaptığı ralliler düşünüldüğünde zirveyi geç yapması gerekiyor. Bu açıdan da grafikleri izlemek gerekecektir. (Büyük aracı kurumlar seçim öncesi 80 bin'leri bekliyor, iş yatırım meril lynch vs.). Neyse, piyasa yapıcılar nasılsa uygun şekilde oluşturacaklardır grafikleri.

Gelecek hafta için, grafikteki oldukça fazla git-gel'lerin yaşandığı diktörtgen içindeki bölgenin orta noktası olan 66-66500'ün geçilmesi ralli ihtimalini artırır. Sonrasında 72k'lardan gelen düşen trend kırılırsa ( 67500) ralli kesinleşir.

Not: Eğer tepki devam edemez desteğe doğru tekrar çekilirse, bu sefer destek tutmayabilir. 200 EMA da kırılırsa %15-20'lik büyük bir düşüş ihtimali mevcuttur.

Not2: Endeks 200 EMA'ya yaklaşırken ucuzlayan banka hisselerine gelen tepki (işc geçen hafta +%10, Garan +%7) düşünüldüğünde, bu seviyelerin hele ki seçim öncesi kırılması çok zor gözüküyor. Eğer ki kırılırsa (Yabancılar TR Mısır olur mu diye korkar vs. :d ) ucuzdan banka hisseleri toplamış oluruz. ( Önceki 2 haftada tüm hisselerde yabancılar satış yaparken, yerli babaların (iş yat., garani yat.) mal toplaması dikkat çekiciydi.

Not3: Endekste 2-3 aydır satış yapan yabancıları (MB'nin sıcak para politikası, mısır olayları vs nedeniyle) yerli fonlar karşıladı ve endeks çok da düşmeden tutundu, peki bu yabancı fonlar geri alıma geçerse ne olur? :)