Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

9 Ocak 2011 Pazar

Bir İş Görüşmesi Masalı

Günlerden bir gün… Normal halinde sürünmekle çalışmak arasında bir yerlerde tıkanmış olan bir adam telefonuna gelen çağrıya cevap verdi. Onlar aramıştı, “Sizi de aramızda görmek isteriz ama önce bir konuşalım.” demişlerdi. Zaman ve mekân, görüşülecek kişi bilgileri verilmişti. Söz kesilmişti.

Ertesi gün, saat 9. Siyah takım elbisesi, kravatı, boyanmış ayakkabıları, sinekkaydı traşıyla önceden söz erilmiş olan görüşme için hazırlanmıştı adam. Hastaydı ama söz verilmişti. Dışarıda feci bir ayaz vardı. Saat 10’daydı görüşme. Öksüre öksüre gitti görüşmeye. Zamanından önce de vardı görüşmeye. Etik böyle gerektirirdi çünkü. Büyük bir işyeriydi, doğru kapıyı bulması zor oldu ama buldu adam. Eline kâğıt kalem tutuşturdular, işe başvuru formu doldurttular. Adam eksiksiz bir biçimde doldurdu bütün formu. Ederi kısmına kendini hissettiği değeri yazdı. Gözü çok yükseklerde değildi, sadece yaptığı araştırmalar sonucu kendine eşit görebileceği insanların ederlerini karşılaştırmıştı.

Sonrasında karşı kapıdan bir ışık huzmesi içeri aktı. Derin düşünceler içinde bir eleman, kapıdan bir kadın eşliğinde dışarı çıktı. Yüzünde okunan ifade tek kelimeye umutsuzluktu. Daha öncede böyle durumlarla karşılaşmıştı adam. Gittiği iş görüşmelerinde kapıdan çıkan insanların umutsuzluklarını görmüş, onların hissettiği duyguları da az buçuk hissetmişti. Ama bu duyguların yapmak için geldiği işi yapmasına engel olmasına izin veremezdi. Hem kaybedecek bir şey yoktu ki.

Kapıdan içeri girdiler kadınla birlikte. Oturdular karşılıklı. Konuşma başladı.

- Hoş geldiniz. Elimizde CV’niz var. Ama sizi bir de kendi ağzınızdan dinlemek isterim.

Adam kendini tanıttı. Nerde doğdu, nerde okudu, kaç kardeşi var, anne baba durumu nasıl, hepsine cevap verdi. Bu esnada kadın, iş başvuru formunu inceliyordu. Kadının gözü ücret isteğine takılmış olacak ki adam kendimi tanıttıktan sonra işyerinden bahsetti ve hemen sordu.

- Burada ücret isteğinizi 2500 TL yazmışsınız. Normalde bu ücret isteği üzerine benim iş görüşmesini sonlandırmam gerek.

Adam şaşırdı. Ne saçmalıyordu kadın? Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birinden ve baya zorlu bir mühendislikten mezun olmuş birine böyle bir laf ediyordu kadın. Üstelik devam ediyordu saldırı.

- Böyle bir ücreti bizden vermemizi beklemeyin. Bu sektördeki hiçbir şirket veremez. Ben sizden ne kadar esneyebileceğinizi merak ediyorum.

Kadın, sektörden dem vuruyordu. Ama adam, salak değildi. Çağırıldığı sektörle çalıştığı sektör aynıydı. Kriz dönemi de bitmişti. Türkiye’nin en büyük gruplarından birinin, böyle bir sebebin arkasına sığınması adamı sinirlendirmişti. “ Ama Zorlu Grubu?” dediği gibi adam, kadın, adamın lafını ağzına tıkmaya çalıştı.

- Başvurduğunuz şirket Vestel olsa istediğiniz maaş makul bir seviye ama biz bu seviyeyi veremiyoruz. Bize göre aradığımız bir kişinin değeri bellidir. Nasıl oturduğunuz sandalyenin bir değeri belliyse, çalışanında değeri bellidir.

Adam dellenmişti. İçinden delicesine küfrediyor, kadını odadaki değişik 37 nesneyle öldürme fantezileri kuruyordu. 37 nerden geldi, derseniz adam bunları sektör zırvalaması sırasında saydı. Çok fazla uzatmak istemedi. Olmayacağı belliydi ama son bir kez adam “2000 TL istesem farklı olur muydu?” diye sordu. Kadının gözleri yeterli cevabı veriyordu. Görüşme bitti ve herkese yol gözüktü. Ama adam, yolda düşünmeye başladı. Bir görüşmeye başvuru yapmadan çağrılıyor, çok düzgün bir şekilde doldurduğu form üzerinden kendisiyle dalga geçiliyor, maddesel düzlemde çok basit bir değerlendirmeye tabii tutuluyor ve siktir çekiliyordu. Sonra bunu sineye çekmesi bekleniyordu.

Dönelim geçeklere sözüm ona “kadın”. Sen böyle bir şeyi yaptıktan sonra adam, istersen “5000 TL veriyoruz, gel Vestel’de çalış.” desen bile orayı siklemez. Keşke o büyük egondan geri kalan resmi görebilseydin. Sana söyleyebileceği tek şey şu adamın:

- O oturduğun sandalyenin hurda değeri bile senden fazla. Karşındaki insanı ezerken zevk aldığını sanıyorsan o sandalyenin ana direğini al, vajinana sok. Girme derdi olmayacağını tahmin ediyorum çünkü biz mühendisleri, diğer çalışanlardan ayıran en önemli özelliğimiz çok iyi bir şekilde tahmin edebilmemizdir. O büyük hacminle o demiri içine almanın zor olmayacağını tahmin ediyorum. Zevk almazsan büyük ihtimalle frijitliğinden...

3 yorum:

  1. arkadaşlar, son bölümdeki paragraf kaymalarını düzeltemedim. kusura bakmayın...

    YanıtlaSil
  2. Düzeltmene gerek yok demandred. İyi kaymışsın.
    Keşke hatunun ücretini sorsaydın. Lazım olabilirdi.
    Yazı çok iyi bu arada.

    YanıtlaSil
  3. maaşla ilgili takıntıları bitmek bilmiyor bunların:

    zamanında eski çalıştığım yerden aldığım rakamı yazıdğımda yukarıdakine benzer bi tepki almıştım.
    bir sonraki formda rakam hanesini boş bıraktığımda da kendi değerini bilmeyen aman ne iş olursa yaparım deyip şimdilik kıçını kurtarmaya çalışıyor olduğumu düşünerek benzeri tepkiyi vermişlerdi.

    YanıtlaSil