Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

9 Ocak 2011 Pazar

Bir meslek olarak orospuluk ve Ebru sanatı (Part II)

Kahramanımız bütün argümanları biriktirmişti. Ebru' nun gömleğinden taşan dolgun göğüsleri, pahalı çantaları, ışıltılı ve gösterişli küpeleri vardı. Kendine çok fazla özen gösteriyordu. Arkadaşlarının onu dışlamasını çok içerliyordu. Onlardan intikam almak istiyordu. Kendine kötülük yapılsa bile suçluları kaybetmek istemiyor; kaybetse de nedensiz bir şekilde onları özlüyordu. Adeta tecavüzcüsüne alkış tutuyor; bir bakıma müşterisinden vizite ücreti almıyordu. Kahramanımız tüm bu semptomları internetle paylaştı. Hüzün ve nostalji kaplı bu hikayeye teknolojiyi alet edip klişelere modern bir tokat patlatıyordu.

Hastalığı teşhis etmişti. Ebru' da histeriyonik kişilik bozukluğu vardı. Bu kişiler küçüklüğünde ya aşırı ilgiye ya da aşırı ilgisizliğe maruz kalıyordu. Bu yüzden sürekli bir ilgi hastalığı içerisindeydiler. Bu tipler sürekli bakımlı ve abartılı bir şekilde çekici giyinmekteydiler. Dışlandıkları zaman ilgiyi üzerilerine çekebilmek adına hiç bir şeyden kaçınmazlardı. Cinsel cazibelerini kullanıp herkesin önünde bir insanı baştan çıkarmaktan bile... Böylelikle hem bütün ilgileri üzerilerine çekerler, hem de altın bilezik bir meslek edinirlerdi. Kendi ağzından duymak gerekirse "Eğer insanlar beni düşürmek istiyorlarsa, o zaman ben kendi kendime düşerim." demekti. Bu Ebru' nun ilk vukuatı değildi, son da olmayacaktı.

İşte kahramanımız hasta bir insanı sevdiği için hazan mevsimini yaşamaktaydı. Ebru' nun sikilmiş ecdadı onu hasta etmişti. O da şimdi çevresindeki sağlıklı insanlara saldırıyordu. Zehrini onlara akıtıyor, içten içe de eriyordu. İnfaza gerek kalmamıştı. Zaten Ebru ölüyordu. Hastalığını onunla paylaşmamak en büyük kıyımdı Ebru için. Yok oluş çok acılı ve uzun soluklu bir biçimde gerçekleşecekti.

Ebru son güvendiği insanı da kaybedince suya atladı. Boşlukta süzüle süzüle bir kuru yaprak olarak ikimizin arasına kondu. Bütün hayat enerjisini kaybetmişti. Son rüzgarın esmesini bekliyordu. Arkadaşımın anlattıkları midemi bulandırmıştı. O kuru yaprağı ellerimin arasına alıp ufaladım. Kırıntılarını toprağa döktüm ve onu sonsuzluğa uğurlarken son sözünü söyledim:

Ebru, suya yazılmasına rağmen kalıcı; ancak ardını gösterebilecek kadar değersiz ve silik.

1 yorum:

  1. geçmişten kalma yaraları gömelim aslan suyuna kralson...

    YanıtlaSil