Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

1 Aralık 2010 Çarşamba

Metanın Ruhu

Şık tasarlanmış geniş bir "lounge". Oldukça ferah bir "yaşam alanı". Döşemelerdeki el işçiliği dikkat çekici. Televizyonlarda bizlere ince ince işlenen türden. Bildiğin salon ama lounge denmesi algıda kayma yaşatmayı amaçlıyor. Salon denince akla aileyle oturulan, zemini halı döşeli T.V. karşısında demli çay içilen yer akla gelir. Oysa "lounge" öyle mi, orta - üst sınıf beyaz yaka yaşam tarzı içerisinde sınıf atlama planları, çiğnenmeden yutulmaya çalışılan lokma misali havada duran hayaller zihinlerde. Loş ışık "yüksek nitelik gerektiren işimizin" yorgunluğunu sek viskimizi yudumlarken üstümüzden atmaya yardımcı. Duvarlarda spotlarla dikkatleri üzerine toplayan, önemli olduğu bilinen ama tanınmayan sanatçıların eserleri ve kulaklarda ruhları hafifleten chill-out.

Göz önüne getirince ne kadar da güzel ambiyans, insanın keyif almaması elde değil dediği türden. Bir de şık alımlı bir bayan varsa ortamda konsept tamam. Hoşnut olunması, keyif alınması için gerekli tüm koşullar tamam olmasına karşın eksik olan ne peki. Tembihlenen, dimağlara yüzbinlerce kez kitaplarda, T.V.de, sinemada kazınanları yerine koyduğumuzda eksik olan şey ruh oluyor.

"Yeniyse iyidir; daha pahalıysa daha iyidir; satılıyorsa güvenlidir" mottosuyla zihnimize nakşedilen öğretiler içinde "nefes almamızla" birlikte zihnimizdeki sihirini yitiriyor. Çünkü zihnimizdeki yapı statik, imgeden ibaret, devam etmiyor, duruyor. İçine girdiğimizde kum saati dönüyor ve keyif alma sınavı başlıyor. Kadrajdaki resim karesini statik yapısından kurtarıp ardı ardına akan resim karelerinden film yaratmak için geçişler kurulmaya başlıyor. Tüm bunlarla birlikte duvardaki resime yoğunlaşmak ve daha önce görülen sergilerdeki eserlere benzerliği, hangi akımdan olduğu üzerine kafa patlatmak, hangi tarihte hangi coğrafyada ortaya çıktığı üzerine kafa yormak kaçınılmaz oluyor, omuriliğe zaman içerisinde işlenmiş bilgi zerrecikleri arasında mekik dokunuyor. Kulakta ise çalınan chill-out müziğe hassasiyet oluşuyor, aniden ortamdakilere dönüp "Craig Armstrong'un Piano Works albümünden Weather Storm adlı şarkısı bu bayılırım" derken soundtracklerini hazırladığı filmlerden bahsedilmeye başlanıyor. Şık ve alımlı olan bayana özenle seçtirilen Nebbiolo üzümünden yapılan şarapların kadehleri çınlıyor, sohbetin sıcaklığı ile şarabın sıcaklığı birbirine karışırken sohbet koyulaşıyor, eski anılar canlanıyor en ufak ayrıntıları ile dillerden dökülen her kelimede yeniden hayat buluyorlar. Laf lafı açıyor, derinlemesine inilen hararetli diyaloglardan ufak laf oyunlarıyla sıyrılmak, kahkahalara sebebiyet vermek incelik gerektiriyor. Gecenin sonunda kolkola yürünen sokaklarda nefes aldıkça eşyanın doğası hareketlenmeye, film akmaya başlıyor.


Filmi başa alıyoruz.

"Lounge"ın kapısının aralanması ile birlikte "Vay be! Herifler iyi konsept araklamış" iç sesi istemsizce akıldan geçiyor. Duvarlarda anlam verilemeyen resimler, ama duvarda durduğuna göre önemli eserlerdir diye olası diyaloglara karşı sanatçıyı takdir etme ve onaylanması için senaryolar planlanıyor. Fazla durmadan mekanı süzmeye devam ediliyor. Müzik hoşmuş; garsona usulca albümün adı soruluyor. Masa tamam, davetliler arasında taş bebekler var. Yanındakiler ile sürekli diyalog halinde, gördükleri yeni mekanlardan tandıklarını zannettikleri ama sadece "isimlerini öğrendikleri" yeni insanlardan bahsederken birbirlerini dinlemiyorlar, bir sonraki cümlede söyleyeceklerini planlamaları söyleyecekleri bitmeden aceleyle birbirlerinin sözlerini kesmelerinde kendini belli ediyor. Menüden içkilere bakılıyor. En ucuz şarap söylersek ayıp olur, ötekiler de fazla pahalı diye ortalama bir şişe açtırılıyor. Bayanların anlattığı yeni insanlar, yeni mekanlar, yeni kıyafetler, yeni tatil yerleri tüketildikten sonra sohbet tıkanıyor. Konuşulacak ortak beğeniler bulunamıyor. Alkolün damarlarda dolaşıma daha hızlı dahil olması için kadehler sık sık yudumlanıyor. Saate bakılıyor. Kalkma zamanı. Sahte tebessümlerle herkes arabalara atlayıp evin yolunu tutuyor. Görev tamamlandı. Fotoğraf karesi çekilip albümlerde sergilenmeye hazır.

Tüm yazının "lounge" üzerinden yürümesi eleştiri ya da hoşnutsuzluğumun bu kavramın üzerinde yoğunlaşmasına fırsat vermemeli. Örnekleri çeşitlendirmek mümkün, gözden kaçırılmaması gereken ise insan zihninin gelişimi. Görülenler, zihinlere yerleştirilen, hayalleri süsleyen tüm metalar ve onun kombinasyonları ancak insanın birikimiyle, zihin faaliyetleri ile canlanmaktadır. Eşyanın tek başına insanı neden tatmin edemediği, insanoğlu maymun iştahlıdır sözünün aslında karşılanmayan beklentiler ile arayışını sürdüren insanın davranış biçimi olduğu aşikardır.