Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

17 Ekim 2010 Pazar

Korku software version 7.0

Kasabanın birinde bütün yöneticiler işlerini bırakmış. Yasa koyucular yasaları hazırlamayı durdurmuşlar. Bütün emekçiler çalışmaya ara vermişler. Hepsi kasabanın girişine dizilmiş. Süvariler gelecekmiş: herşeyi çekip çevirecek, yasaları yeniden yazacak zalimler. Ama, süvariler hiç bir zaman gelmemiş.

Korku da aklımızdaki süvarilerdir işte. Onları zihinlerimizde yarattık. Hepimizin aklında dört nala koşmaktalar. Korku sadece içimizde; ama gariptir ki bütün zamanımızı almakta. Korku mülkiyetin doğurduğu piçtir demiş değerli düşünür Oblomow. Doğru bir tespit. Derinine indiğimizde ise korku aslen elindekini kaybetmekten kaynaklanır. Ergen gençliğini, orta yaşlı dinginliğini, yaşlı hayatını, zengin varsıllığını, fakir şimdiki durumunu...Ancak, korkularımız hayvansal içgüdülerimizi tetikler. Kaybetmekten korkan insan sürekli daha fazlasını talep eder. Arsızca tüketme manyaklığı buradan doğar.

Dün mahallemizdeki esnafı gezdim. Masalarına oturup onların buruk çaylarını içtim. Akıl odalarımızı açtık. Muhabbetten muhabbete atladık. En sıkıcı insan yalnız başına kalan insandır derler. Söyleyecek tek bir şey var: herkes sıkıntılı. Kalabalıklar içerisinde yalnız kalan insan, şişmiş gururuyla yardım almaktan ve paylaşmaktan yoksun. Herkeste ironik bir kaybetme korkusu...

Çırak düşmekten korkuyor; usta elindekiyle yetinmiyor daha fazlasını istiyor. Çırak düşmemek için can havliyle sarılacak yer ararken usta onu çiğneyip yukarıya tırmanıyor. Sonradan görmeler ve hiç görmemişler arasında gittikçe artan bir uçurum... İki uç hiçbir zaman birleşememiş ve bilgeliğin sözcüklerini oluşturamamış. Herkes mutluluğu daha fazla tüketmekte arayamaya başlamış.

Mutluluğu güzel bir dilberin iki bacağı arasında arayan siftahsızlar, eline geçeni gösteriş uğruna beş paralık eden ve soylulukla varsıl insanlara öykünen cahiller ve daha niceleri bunu kavrayamazlar; ancak az tüketerek mutlu olmak mümkün. Hatta içimizdeki korkuları silip atmak için seçilecek tek yol. Elimizdeki ve aklımızdakileri paylaşarak ve daha az tüketerek soyluluğun kitabı en güzel sözcüklerle tekrar yazılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder