Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

3 Ekim 2010 Pazar

Haliç' te Yaşayan Simpsonlar

Hayatımın üçte biri otobüs yolculuklarında geçiyor. Ben de bu şehrin renksiz binalarına bakacağıma vaktimi kitaplarla harcıyorum. Kanunlaşmıştır ki bu ülkede kitapların bir çoğu isimleri ilgi çekici olduğu için çok satanlar listesine girmiştir. Yani ilginç bir isim bulursanız, boş sayfaların arasına sıçsanız bile ilgiyle karşılanır. Bunun en güzel örneği ferrarisini satan bilgedir. Yok satmıştır; ancak kitabın içeriği diğer kişisel gelişim kitaplarından farksızdır. Haliç' te yaşayan simonlar da ilginç bir isme sahip. Yazar bokun içinde yaşayan ve buna kayıtsız kalan hatta bunu içselleştirmiş insanlardan esinlenerek bok kokan Haliç'i metafor olarak kulanmış.

Geçen gün yine otobüse bindim. Burnuma her zamanki gibi "uzun süre bekletilmiş kirli çamaşırın rutubet kokusu" doldu. Çünkü bu ülkenin insanlarının çoğu kokar. Bu sanatçılar tarafından birçok kez reklam malzemesi olarak kullanılmış ve fiyatlarının belli bir yüzdeyle artmasına sebep olmuştur. Bu konu yıllardır tartışılıyor. Bu soruna nedenler yazılıp çiziliyor. Uzun süredir neden koktuğumuz sosyologlar tarafından sorgulanıyor. Ancak tuttuğum mükemmel istatistiksel analizler insanımızın çoğunun koktuğunu gösteriyor. Terle ve bokla sıvanmış yaşamlar...

Otobüsün orta kapısına kadar geldim. Hala bu konu aklımda. İşin içinden çıkamıyorum. Hatta o kadar dalmışım ki artık sidik kokularını algılamıyor burnum. Neden kokuyoruz? Bunu ekonomik sıkıntılar, gelir seviyesinin düşüklüğü, açlık sınırı gibi saçmalıklarla açıklayan mükemmel zekalara sahip insanlar neden bu leş gibi kokan insanların sürekli telefon yenilediklerini ve yolda yürürken bile son model sigaralarını tüttürdüklerini bana açıklayamazlar. Masumca ve musluklardan oluk oluk akan, gökyüzünde rahmet olup yağan, bir dal sigarandan kesinlikle ucuz olan suyun, ziftle kaplı bedenlere temas edememesi ancak hayvansal içgüdülerle açıklanabilir. Bu içgüdüler gencecik çocuklara tecavüz eder, insan bedenini parçalara ayırır, her türlü pisliği yaptıktan sonra ahlak satar, baştan aşağı tüketme manyaklığına batmıştır.

Peki ben kimim? Biz kimiz? Bizler Haliç' te yaşayan simpsonlardaki Lisa' yız. Bütün gün bira tüketen, işten kaytaran, ailesini hiçe sayan, boş beleş yaşayan, geğiren, futbol ve sexten başka birşeyi düşünemeyen bir baba (Homer); saçları bakımsızlıktan katılaşmış, yemek tariflerinden ve reality programlarından başka birşey bilmeyen, herşeyi kötüye yoran, geleceği doğurduğu az üç çocuğunda arayan bir anne (Marge); hayatı piçlik üzerine kurulu, tek satır yazı okumamış, okulu iddaa bayilerinde asan, up-sikört ve tosbir hayranı bir kardeş (Bart)... Bizler ise kitaplara ve düşüncelere gömülmüş, akranlarıyla kot farkı olduğu için doğru düzgün muhattap olamayan, esnaf ağzından nasibini almamış Lisalarız.

Artık daha fazla dayanamayacağım. Bu otobüsten inmem gerek...

Kaptan aç orta kapıyı, siktirtme ananın amını!

3 yorum:

  1. kıral bu memleket reklamlarda su var sabun var yıkansana sloganıyla terbiye edilen bir millet barındırıyor bunyesınde. hala orda burda nasıl el yıkanırın resimleri var. Takma bunları tıka burnunu sen

    YanıtlaSil
  2. kiralson 10 numara yazi olmus

    YanıtlaSil
  3. Sağol volkancım. Hoş geldin bu arada. Senden de almanya izlenimlerini bekliyoruz. Volkan Almanya'dan bildirsin artık.

    YanıtlaSil