Phases of Thought

Phases of Thought
Phases of Thought

3 Ekim 2010 Pazar

Banko Hayatlar

Pazar sabahı, yine eski alışkanlıklarım beni dürtüklüyor.

Sıkıntıdan olduğunu düşündüğüm bahis yapma arzum depreşti. İddaa sitesini açıp programa bakmamla kapatmam arasındaki süre iki dakikayı geçmedi. Bunca yılın veteranıyız, çok yollardan geçtik, çok ümitler besledik, bırakın yasal bahisi Türkiye'de internet siteleri bilinmezken Haber Özel baskınlarının yapıldığı mekanlarıdı bizim etüd merkezlerimiz; bunca zaman sonra öğrendik en nihayetinde kumarın altın kuralı "masa kazanır"ı. Sanmayın ki ultra bitirim, cebinden paralar fışkıran mahalle piçleri adamlardık. Sigara içmez alkol de neymiş diyen ineklerdik, iyi aile çocuklarıydık. Sigaraya bile 21 yaşında üniveriste 3 te başlamış adam neden bahise hem de yeraltında en pislik yerlerdekine hayata daha başlamadığı yıllarda sarabilirdi ki? Olayın para kazanma mevzusu olmadığını anlamam biraz uzun sürdü çünkü her kumarbaz gibi ben de kazandığım üç beş kuruşu elbette daha fazlası için masaya koymaktan kendimi alamayacaktım. Aldığı paraları üste başa harcamak, karıya kıza yedirmek alemlerde coşmak gibi planlar yapmak kumarbazın rüyası değildi, onun rüyası en yüksek en riskli oranları yakalamaktı.

Gel zaman git zaman, o deliler gibi bülten kovaladığım günler eskilerde kaldı. Şimdi bakıyorum da senede bir ya oynuyorum ya oynamıyorum. Keyif de almıyorum eskisi gibi. Artık o günlerin kendi kendime izahının peşindeyim. Neydi alıp veremediğim ne işim vardı... Oynadığımız dönemler hayata at gözlükleri ile baktığımız yıllarmış. Determinizmin doruğa çıktığı yıllar, çok ders çalış hayattan aslan payını sen kap... Adam ol, hayatını kazan. Önce kendini sonra aileni sonra da memleketini kurtar. Kısır döngünün içindeki bünyeler. Ev - okul - dershane (arada play station cafe) ekseninde dakikası dakikasına belirli hayat planlaması ve yedi sene boyunca lise bozuntusu devlet kurumları tarafından kalıplaştırılmış zihinlerimiz. Risk yok, hayatını değiştirebilme çabası yok. Verilene razı olma ve şükür yılları. Öğreti içe işlemiş. Ancak bilinçaltı dürtüklüyor içerden içerden seni "böyle olmaz, bir şeyler yap!" diye. O dönemin tepkisiymiş tüm bu olanlar. Buralardan uzaklaşmayı ancak farkındalıklar sağlıyor. Bahis oynamak yerine onun yerini alacak asıl davranışların peşine düşüyorsunuz.



Peki ya diğerleri. Hala bugün kumar ya da bahis oynayanlar. Onlar hayatlarının kısır döngüsüne sıkışmış bulandıkları boktan kurtulamayacak olanlar. Kendileri için gösteremedikleri cesareti, alamadıkları riskleri bahis kuponlarından, poker masalarından çıkaranlar. Asgari ücretli ya da beyaz yaka fark etmiyor. Kısır döngülerine, korkaklıklarına hapsoldukları yerde kısılıp kalıyorlar. Herkes daha fazla mutluluk ve yaşamda tatmin için risk alması gerektiğini biliyor. Statüko ancak bizim gibi az da olsa kayedecek bir şeyi olanların elini kolunu bağlamaktan başka bir şeye yaramıyor. Güzel bir kızla mutlu bir birliktelik için onun peşini kovalayıp, teklifi yapmak isteyen, iş yerinde tüm işi yapıp dışarda bir sürü işsiz güçsüz var diye patronundan zam istemeyi erteleyen, arkadaşlarım ne der diye eşcinselliğini gizli gizli yaşayan ve niceleri, kaybedecekleri gururları, işleri, haysiyetleri için kendileri ile çelişmekte beis görmüyorlar. Kendilerini daha mutlu yapacak hamleleri yapamadıkları için koşturuyorlar kumar masalarına bahis kuponlarına.

Hayatlarına ilişkin alamadıkları tüm riskin bedelini paralarıyla ödüyorlar.

1 yorum:

  1. 20 yaşına kadar geçen mutlu ve sarhoş zamanlar...o yüzden zerk etmişsin ya alkolü ve sigarayı bünyeye tekrar sarhoş edebilmek için kendini. Yazarın dediği gibi: "sarhoş olun". Her neyle olursa olsun.

    YanıtlaSil